
17 ağustos 1999 Gölcük depreminden çok büyük bir hasar almadan kurtulmuştuk.Aman cana gelmedi de mala geldi diye avutuyorduk kendimizi.
O günlerde, depremin üzerinden pek de geçmemişti ki, babam hepimizi doldurdu vosvosa. Gece yarısı, ağır hasarlı evimizin terasına çıktık.O zamanlar evde kalmıyorduk tabi, hepimiz köydeydik.
Bazı fırsatçılar için bir slogan bulmuştu babam ve dört çocuğuyla beraber (bir ekip için gayet iyi bir sayı) almıştı boyayı bezi eline, başlamıştı yazmaya. Elimizde fenerlerle, kendi evimize hırsız gibi girmiştik, çok garipti. Hepimiz harfleri, kelimeleri paylaşmıştık...
-Baba ben
HATTI'nı yaziyim mi?
T'leri de birleştiricem, bak şimdi!
Hepimizin o yazıda parmağı vardı, potansiyel suçlulardık.Astık terasımıza bir güzel pankartımızı, sonra da gittik uyuduk...Bir kaç gün sonra, babam gittiğinde pankartın kesildiğini, evin dağıldığını falan görmüş, babamı sormuşlar polisler. Neticede anında rahatsız olunmuştu.
Ertesi gün Radikale manşet oldu bizim teras ve pankart.
Buyrun bir de babamdan dinleyelim. Bir de Metin Uca'nın sabah programına, canlı yayına katıldı telefonla. Ama heyecandan konusamadı:
METİN UCA:Fikret bey aklınıza nerden geldi efendim böyle bir slogan? Çok duyarlısınız, sizi tebrik ediyorum.
FİKRET BEY:Efendim teşekkürler, ben... Çocuklarımla,yanlız değildim tabi...alo,aloo, terasa çıktıık...
M.U:Anlıyorum, birileri fena halde rahatsız oldu belli ki, siz de hepimizin düşüncelerine tercüman oldunuz.
F.B:Biz yazdık ııııı, kapıyı da kırmışlar, çocuklarımla ıı
ıııııııı... Neyse sonuçta anlayan anlamıştı, baba merak etme sen, kapa telefonu...