Pazar, Şubat 25, 2007

kavaklı mahallesindeki kuşlar


teyzem annem için;
kardeşim kuş gibi taşıdı o apartmana ne varsa...
demişti bi'gün. bizi annem kuşlar gibi beslemişti o büyük apartmanda. yine öyle, besliyo. babam bi'gün o kadar poşeti taşımak zor oluyo diye, bi kutu yapmıştı demirden. çok uğrasmıştı. dişli dişli çarkları vardı. kolunu çevirdiğin zaman kutu ve içindekiler yukarı geliyodu. annem de yayan çıkıyodu merdivenlerden. biz de aşağı inmek zorunda kalmıyoduk. apartmanın insanlar için bir asansörü yoktu ama sebze ve meyveler için vardı. babam yapmıştı. onu da çizerim. şimdilik annem, biz ve ergün apartmanı... he bi de pazar poşetleri...

.

pis yedililer

arnavut kaldırımda


polaroid

atölye 2b

seherle nesrin
seherle ezge ve soba

çok güzeldi o gün.

Cumartesi, Şubat 24, 2007

sus

uzun uzun yazamıyorum. bu aralar kelimeler çıkmıyor. elim hep kağıtta kalemde, bi'şeyler çiziyorum, yazıyorum. orda sanki herşey. yani burası biraz yabancı kaldı günlük. günlük işler ya da her neyse... bazen geçtiğim yolları hatırlamıyorum. minibüse yürüdüğüm o 10 dakika nerde bilmiyorum. ve böyle dakikalarca...
bunu biz de biliyoruz günlük! konuşmak yazmak kadar güzel. bazen susuyorum mesela. odamdayım diyelim ki, konuşmamı gerektiricek de bişey yok. yalnızım, deli miyim ben tek başıma konuşiyim? ben diyim iki sen de üç saat susmuşum. telefon çalar;
-aloğ
-neval?
-evet benimmğ, ıhm
-sesin neden öyle, uyuyomuydun?
-yok susuyodum

pasta yedim bi'dilim, ne zamandır yemiyodum. susadım...

Cuma, Şubat 23, 2007

bildiri:

atlar aslında güneş gözlüğü takarlar, geniş düşün!

kurşun kalemle yazı yazarken tutukluk yapar ya hani bi yerde. kurşun sertleşir, içi gıcıklayan bi ses çıkarır. inatla yazarsın. severim... sevdiğim seyleri bi kenara yazıyorum şimdilerde. lazım olucak.

Çarşamba, Şubat 21, 2007

bence




artık kaydırağa binip salıncakta salınmak gerek.


seneeeee geçen yaz ikibinaltı











nesrinle cihangirdeki fotoğraflardan arta kalanlar...



alieren ayağını kaldırıp indirip dans ediyo, sanırım brek dans ediyo.

alieren in doğumgünüydü geçtiğimiz günlerde ve kendisi bir yasına basmış bulunmakta. ben 1 yaşına basana kadar onu fotoğraflarından sevdim. hani derler ya bi türlü olmadı. elim boş gittim, çok ayıp ettim. onun için puantiyeli bi elbise giyebildim.o da bana brek dans yaptı. birbirimizi çok sevdik.

süpermen eren

bu gördüğümüz şey nedir?

Cumartesi, Şubat 17, 2007

ses birki

can apartmanın kapısına yaklaştığı sırada ıslık çalınca hemen onun olduğunu anlıyorum. sokakta bi'tek o öyle ıslık çalıyo ve bi'tek ben onun geldiğini anlıyorum. başka kimse cama çıkmıyo. başka kimse otomatiği açmıyo. başka kimse neler olucağını bilmiyo. benim yapıcak başka çok işim var.

Cumartesi, Şubat 10, 2007

sevgili güşşah ablama tam da yanımdayken mektup yolluyorum




ama o görmüyo. saçını kurutuyo. nota çalışıyo. beni büyütüyo ve daha bir çoğu... bazı zamanlar sarılsam yetmez diyorum. gözlerimi tavana çevirip düşündüğüm çok oluyo. çok güzel o. vallahi bak! bi zıplıyo atıyorum, sanki uçuyo. mesela bi dans ediyo, herkes gibi değil. gözlerimi kocaman açıp vavvvv diyorum. vaavvv! şarkı sölerken etrafında küçük yıldızlar çıkıyo ama o görmüyo. ben görüyorum. yani aslında o da sihirbazında bi'insan. belki de bilmiyo. alkışlar hep onun için geliyo ve onun hep beni şaşırtan bi bis-i oluyo. bi'şey diyesim var, yetmiyo. sadece bi şarkı sölicem ondan küçükken öğrendiğim notaları bi'çırpıda ezberleten. onun için söylüyorum ıhımm hmmm;

dooo bir küllah dondurmaaa ree masmavi bir dereeeeee mii denizde bir gemiiii fa gemide bir tayfaaaa sol papatyalı bir yol....

Cumartesi, Şubat 03, 2007

bi'şeyin olmasına yüz gün kalırsa ne olur ya da olucak?

zaman daha çabuk geçicek, yüzden sonraki gün çift rakamlı sayılara geçilicek.
zaman daha çabuk geçicek. kelimeler ve cümleler ise 1.ve2. satırların başları gibi uyumlu olucak. dolaplar toplanıcak, yerleşilicek ve düzenlenicek gibi düşün. zeze güneşi uyandırıcak. bu yazdıklarımı pek kimseler anlamayacak ve ben artık çok güzel konuşağğcağım.
' -Portuga!
-hımm...
-hep senin yanında olmak isterdim, biliyor musun?
-neden?
-çünkü dünyanın en iyi insanısın. senin yanındayken beni kimse azarlamıyor ve 'günışığının yüreğimi mutlulukla doldurduğunu' hissediyorum.'
yani 100 olunca günışığı daha da yaklaşıcak. 99,88,77... geri geri sayabiliyorum ben torpil yaparak zamana ve küçükken yıldız aldığımda örtmenimden geri geri saydığım için-hele bi de kuyrukluysa- sevinirdim tabi. ama diyeceğim o ki yıldızı ve kuyruğunu nasıl çizmiş diye bakardım herşeyden önce. resim derslerinden hep 100 alırdım hee bi de beden eğitiminden. işte yüz demek 'vay beeeee' demektir havaya bakıp. vay beee ebee! ebeyim ben, hadi çık! yüze kadar sayıyorum bak.

Perşembe, Şubat 01, 2007

çya


ayç bak zaman geçiyo. bugün geçen sene olduğu gibi doğumgünün.seneye de olucak, yüzyıl sonra da. kutlu olsun, süper ol. merinosun tüyleri uzadı mesela bak, zaman geçti diye. bu hep böyle.geçiyo, herşeyin geçtiği gibi. doğumgünün oldu diye sen de büyümek zorunda değilsin, gerçekten. iyiki doğ sen sadece.