Pazartesi, Kasım 27, 2006

wepkemle bağlan hayataa

Babil'e gittik. Eve dönerken apartman kapısının tam önünde volkswagen bi'minübüs gördüm. hemde tam önünde, abartmıyorum. Dahası tam arkasında da kırmızı bi'vosvos gördüm. Köşedeki bakkalı dönünce de beyaz bi tane var. Farkında mısın nereye gitsem peşimden geliyolar. Kilyosta, dağda, setin ortasındaki dekorda bile var bi'tane (.) nokta yaptım zaman geçti. Bu sırada yani cümlelerim bitmemişken Seda girdi yazı arasına. kamerasını açtı taaaaaaa uzaklardan. Bana aldığı çorabı gösterdi. Dokunmak istedim. Aslında çok yakın. İnanmazsan inanma, çok yakın.

Pazar, Kasım 19, 2006

babam gizlice kestane kebap yaparsa...

Babam maç izlemeye gidiyor, hatta gitti. Şimdi çıktı evden. Ben de, gitmeden önce benim için yaptığı kestane kebapların altını kapattım. Tam olarak süprizdi.
'ocağı kapat, 5 dakka sonra yersin' dedi. Ay ne sevindim, bir bilsen...

not: birkiii birkiii hasta oluyorum ben tamam, öhöö.

bi'şey diyim mi?

İki hafta oldu olmadı, otelde kalıyoruz ekiple beraber. Kilyosta... Hiçbir zaman tam tarih veremem olan biten şeylerle ilgili. Otele hangi tarihte girdiğimizi, çekimlerin tam olarak hangi tarihte başladığını bilmiyorum mesela. Sormam lazım. Bildiğim tek şey ise çekimlerin az kaldığı. Bi'de soğukların geldiği, soğukta çalışmak çok zor. Otele dönmek çok zor. Tıkılıp kalmak çok zor, para kazanmak çok zor, harcamak çok kolay. Telefon etmek ve mesajlara cevap vermek bi'yerden sonra çok zor. Hep aynı sarkıyı dinlemek zorunda olmak, aynı bakkalda durup zararlı şeyler almak, aynı yemeklerden yiyip kusucak gibi olmak, bazen sabah 5buçukta kalkmak, yapmak istemediğin şeyleri yapmak zorunda olmak çok zor. Laf anlatmak, ama aslında o anda tam anlamıyla anlatmak istememek çok zor. Birden durmak, konuşuyor gibi, gi-bi yap-mak çok zor. Ama hayat kolay. Mesela otelin önündeki balıkçıları hergün görmek çok kolay. Sevildiğini bilmek, rakı içmek, sıcak bi'duş aldıktan sonra üşümemek çok kolay. Yağmur yağdığında çalışmamak,uyumak, gülmek ve 4 kilo birden almak çok kolay... ve seni anlamaları, mutlaka ve mutlaka aralardan bi'yerden, iyiler tarafından, sol yakandaki sarı yıldız sayesinde kolayca seçilebilmen, elenmen, sevinmen, gol sevinci ... çok kolay.
Ben yine gidiyorum, Kilyosa, balıkçıların taaaaaa dibine. selam söyliyim mi?

yaz vosvosu




Çarşamba, Kasım 08, 2006

yaz tahtaya

Öğretmenimizin cümle içinde kullandığı isimler, genelde hep çok bilindik isimlere sahip olan, Ayşe, Mehmet , Ali ve bilmem ne idi. Bi'kerede 'Neval parasının üçte biriyle fotoğraf makinesi, geri kalanıyla da for eksempıl pasaport aldı. bilin bakalım ne kadarı kaldı?' diye bi'cümle kurmadılar. Oysaki kara tahtaya beyaz tebeşirlerle neredeyse her tanefüs yazdığım 'neval' ne kadar da yakışırdı nokta

Pazartesi, Kasım 06, 2006

evet...

...sarhojum ama sarhoşu sarhoj yazdığımın farkında olamayacak kadar değil. İyi sabahlar!

Çarşamba, Kasım 01, 2006

bu da kulağıma küpe olsun

Bi'şey vardır,
hiç olmayacaktır.
Daha sakin! Ders al,
kulağa küpe yap.
geç,











sarı yandı.