Pazartesi, Mayıs 28, 2007

bu nasıl bi'şey?


burayı çok özledim. başka şeyleri de çok özlemiştim, biliyosun...
içim diyorum...bişeyler var diyorum...
içim...için...
için için...

Pazar, Mayıs 13, 2007

güneş

12 mayıs cumartesi drum halkası


dün nesrin bize kalıcaktı. eve gittiğimde güşşah ablam giyinmiş süslenmiş
'hadi tünele, hadi' diyordu. nesrin hadi dedim, hadi.
çok güzel bi'cumartesi oldu. ama gözümden uyku akıyordu, son enerjimi ritim tutmaya verdim, bi'de biraz fotoğraf çekmeye. ben müzisyen olucam dedim. bizi çok sevdiler gerek hamdi akatay olsun, efendime söliyim gerek kardeşi olsun, ıhımm ıhıımm gerekse dolapdere big gang deki bir kaç kişi olsun(oha!... bizim enerjimizi ve ritim tutma harikuladeliğimizi bütün(!) projelerinde görmek istediklerini falan sölediler. hepsi beraber değil tabi. elçi olarak hamdi beyi yolladılar. gülşahta 'ben ve ekibim şeref duyarız' dedi. ahahaha.
sonlara doğru ortaya çıkıp hepberaber müzik yaptık adamım(!) o sırada 'ben müzisyen oluuuuucam' diye naralar atıyordum.
bi'de en zevklisi herkesin üç dört saniye çalmayı bırakıp, tekrar bütün gücüyle çalmaya başlaması ve kahkahalar. ayol beyoğlu belediye başkanı bile çalamadı ahahaha. videomuz da şurda işte
haftaya sizi de bekleriz. ama ben çalamam ki demeyin, gerekirse öğretiriz hahayyt

Perşembe, Mayıs 10, 2007

saat altı

ıhımm ıhımm...
her sabah 6'da kalkıyorum. hadi bilemedin 6'yı 10 geçe. kendime torpil yapıyorum. annem olduğu zamanlar kahvaltı edebilmek için muhakkak altıda kalkıyorum bi kere. torpil annem yokken var. iş kadınıyım artık ben, cumartesileri de çalışan.
uzak yerlere gidiyorum sabahları. eve dönerken de uzak yerlerden getiriyo servis beni. ismini söyleyemem edebiyat tarihçisi bulsun.
bugün eve geldim öğleden sonra. böbrek ve karın ağrısı yüzünden. çok şiddetli ama öyle hafif sanma. işyerinde, karnımda sıcak su torbasıyla, kafamı masaya koymuş sersem bi'haldeydim en son. yanımdan geçen, yanıma oturan, soru soran vs kimseyi hatırlamıyorum son on dakika.
sonraa, sonraa...sonra ne oldu? günlerdir napıyorum? alışıyorum, çiziyorum, tasarlıyorum, bilmediğim yerleri görüyorum, öğreniyorum, düşünüyorum, sayıyorum, toplayıp çıkartıyorum, hayal kuruyorum, rüya görüyorum, özlüyorum, uykumu almaya çalışıyorum, zaman kalsın istiyorum, odamın tozunu alıyorum, uyuyorum, saçlarımı sarıyorum, sabah açıyorum kıvırcık oluyorum, servise binmeden 1 dakika önce gazete alıyorum gümüşsuyundaki büfeden, servisteki şarkılara isyan ediyorum;
-hüseyin abi bari lounge fmi aç, ceylan sevmiyorum ben riv riv rivvv.
-neyi? gel sen aç...
dakikalar sonra
-neval sen böle müzikler mi dinliyosun? uykum geldi gıy gıy, kaza yapıcam
-iyi tamam aç seda sayanı aç, roberhatemoyu aç, biiirrr çok sıkıldım ikiiii yerim çok dar hüseyin abi, senden çok var.

mp3 çalar almam lazım kendime acilen. bi'de sakız çiğnenince yanımda çok sinir oluyorum ben. daha ilk günden kızlara çiğnemeyin sakın dedim gözlerimi pörtletip( yok abarttım, gayet cici bi'şekilde söyledim. dedimki;
-gece gece sakız çiğnemek çok kötüdür derdi babannem, ölü eti bıdıbıdıbikbikbik, yaaaa biliyor muydunuz?
-ama gece değil ki, sabahın körü şimdi
-hıh iste ben de onu diyorum)
bu kadar uzun sürmedi konuşma tabiki. ben sadece lütfen çiğnemeyin dedim. onlar hala çiğniyorlar ama. ölü eti diyip korkutsaydım belki daha etkili olurdu. babannem diyince önce bi'yutkunurdum ben. etkili olurdu yani. böle durumlarda acil kurtarıcım olucak sanırım müziğim. hı?
şimdi baktım da uzun olmuş yazım. gören önce bi'vazgeçebilir okumaktan. ama sizi temin ediyorum ki pişman olmayacaksınız. bunu başta yazmam gerekirdi tabi. buraya kadar gelip okuduysanız, sıkılmadınız demektir. ozaman devam edelim. sabah gazete aldığım büfe demiştim. orayı çok seviyorum ben.
-günaydın, bi radikal alabilir miyim?
-günaydın, buyrun.
-bu büfenin adı ne, ya da bayinin?
-büfe işte, sadece büfe!
-nası yani adı yok mu?
-çok istiyosan gümüşsuyu büfesi olsun
sonradan düşündüm de oranın ismi Kemal Sunal gazete bayisi (ksgb)olsun. çünkü e-kolay'ın reklam çekimlerinde Kemal Sunal ordan alıyordu e-kolayı.
-eeeee-kolaaaaaaaay...
diyordu bi'de. hatırlayan var mı?

Salı, Mayıs 01, 2007

1 dakika sonra.

gördüğüm rüyalar ki belli dönemlerde çok görürüm, ertesi gün yaşadıklarım mutlaka bi'şekilde bi'yerden o rüyalara deyer. bazen olan biten şeyden sonra, ben rüyasını görmüştüm, demek ki o rüya bunaymış derim. derim yani bunları ben. inanırım rüyalarıma.
bunu geçelim. 15 dakika önce nerdeyse bi paketten fazla antep fıstığı yedim. nasıl o kadar yiyebildim hatırlamıyorum. kabuklarını çıkarıp hızlı hızlı yedim. sadece çok güzellerdi onu hatırlıyorum. o sırada, başka seyler düşündüm. düşünmem bitince antep fıstıklarının da bittiğini gördüm. birden miğdem bulandı. sıfır bedenler gibi kusmak istedim. ama sıfır beden olmak için değil. yedikten hemen sonra kusmak olarak benziyolar temel olarak, ondan.
mesela nar soyarken de çok şey düşünüyor buluyorum kendimi. bi'de bişey daha vardı, yaparken düşünmekten hipnotize olduğum ama hatırlamıyorum. neydi neydi? neyse...aklıma başka bişey geldi.
bi'keresinde şeftali yemiştim günde en az iki tane ve utanmadan şeker koyarak. heryerim kabarmıştı.