Cuma, Haziran 30, 2006

gelincik

''mado sevgilim, uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum. Şunu çok iyi anlıyorum ki tek sevgimi Paris'te bıraktım.Onu ayın 15inde tekrar görücem.Benim sevgili gelinciğimi istasyonda beni heyecanla beklerken o çizgili mavi elbisesiyle gördüğümde (senin o çok şeffaf bulduğun elbise) dünyalar benim olucak, sevgilerle''
- İşte ... hiç böyle mektuplar aldınız mı?
-Hayır... ben kimsenin gelinciği değilim! ''

ameliedenameliedenameliedenameliedenamelieden...

Perşembe, Haziran 29, 2006

bi'de

şey oldu, bugün düştüm ben voleybol oynarken, elime taş girdi. Zaten düşmesem olmazdı, dı dı dııı. O Allah'ın ( a büyük) emriydi, di di diii.

karrrr karrr karpuuuz kaaaan!

Biraz önce karpuz yedim. Kocaman bi'dilim halinde, lavabonun önünde...Yerken yanaklarıma bulaştı kapruz, serinledim. Bittikten sonra da yıkadım yüzümü, çok güzeldi... Bu kadar...

Çarşamba, Haziran 28, 2006

ııııı

Seray Sever'in sesi çok güzel bence (ahahah)

'...günler...aylar... sonra


...yıllar geçti. Amelie evden ayrılacak kadar büyümeden dış dünyaya açılmak istemiyordu. Çünkü dünya ona çok sıkıcı geliyordu...'

Salı, Haziran 27, 2006

ölme tamam mı?

Yani ben küçüktüm evet, herkes küçüktü, babamın boyu çok uzundu. Ordan hayat nasıl gözüküyor diye merak ederdim. 'babaaaa ordan nası gözüküyo etraf?' demişliğim bile vardır. Çok saçma sorular sorarım, cevaplar beklerim. Garip isteklerim vardır. Babamı çok özlediğimde telefonda 'sen ölme tamam mı?' dedim. O da 'tamam' dedi. Ölmeyecek biliyorum. Sen de ölmeyeceksin. Rüyamda ölmüş olabilirsin, konuşmadık diye oldu, o yüzden gördüm o rüyayı. Bi'şeyi çok hissedersem rüya görürüm. Geçen gün ananemi gördüm, sarılıyorum, 'ananeeeeeeeee'...Ağlıyorum bi yandan, uyumakla uyumamak arası. İşte en güzel uyku o an...oldu mu sana hiç? Şuan mesela uykum yok, bi'ağlasam uyurum hemen. Bi'de 'neden güleriz sizce?' diye sordu babam gecen gün rakı masasında. Bunu sorarken gülüyordu, sırıtıyordu daha doğrusu -baba dur öyle fotoğrafını çekicem, resmini de olabilir- İnsan çaresiz olduğunda gülermiş, vericek tepki yokken falan. Ben hep gülüyorum, çok çaresiz bi'insanım. mı?
Ev halkı uyuyor... Annem var benim o da uyuyor, arko krem kullanır hep, süper kokar o yüzden. Ekmek kızartır, şey yapar bi'de, yemek. Çeki düzen verir heryere, kişiliğime varana kadar. Çeki-düzen...Kolay bi'şey değil. Hep pozitiftir.
'Herşey olur' der
'sen kötü düşünme'
Gücüne hayranım. Harika kadın. Cennetin afişine asılacak kadar (kimindi bu?)

anne: neval günlük kıyafetlerle beni mezuniyete getirdin apar topar, aşkolsun, bi daha önceden haber ver...
gaia: ahaha öncesi mi kaldı anne.
ben: olsun anne, çok güzeldin bence, nesi vardı ki, hem kim görüp de seni bişey dicek, hemen bitti zaten, harikaydın...
anne: olsun ben gördüm ya, yeter...

17mayıs1992/pazar
'canım kızımneval
o küçücük çarpan
kalbin ömür boyu
başarılı ve azimli
olmasını dilerim.

seni çok çok
seven annen olarak
hayatta herşeyin
üstesinden gelmen
dileğiyle
annen'

Babam üniversiteyi kazandığımda çiçek alıp masaya koymuş ve şöyle demiş notta:

05ekim2001
'Dünyanın en güzel isimli kızı. Kızım Neval
O karamsarlığa düştüğümüz gün, ben senden daha çok üzülmüştüm,
fakat terketmedi sevdam seni.
Derim ya bir ötesi vardır herzaman'

Pazartesi, Haziran 26, 2006

'kızım hayat şimdi başlıyor!!!'

'amelie'nin tek sığınağı kendi uydurduğu dünyasıydı.bu dünyada plaklar tıpkı krepler gibi yapılıyordu'

Son dakikada herkese haber verdim. Annem, babam,
northwind, gaia, 2numara,kuzencim esin, emret komutan israfil... Hepsi son anda yetişti mezuniyetime. Nedense bi'rahatlık vardı üzerimde, geri dönüşü var gibi, bitmemiş gibi. Yanlız gidicektim aslında ben. İlginç, nası böyle düşündüm hala anlayamıyorum. Böyle prosedürler pek hoşuma gitmiyor, ondan herhalde.
Babam yine 'hayat şimdi başlıyor' dedi. Kafamda o kadar çok şey var ki, uyumak istiyorum, belki sıraya geçerler uyandıktan sonra. Ellerim ve ayaklarım uyuşuyor, sıkmak istiyorum ama bilseniz ayaklarıma dokunamam ki ben, fena eder beni, krem falan da süremem mesela. Hayatı biraz yok saysam, çok şey kaçırır mıyım? Bunun için taştan olmam mı gerek? Yapamam ki, çünkü ilkokulda örtmenim bana' çiçek ol'mayı öğretmişti.
Akşam aynı tayfa eve geldik. Balık aldık gelirken. İso sonradan geldi, rakı getirmiş. Süper oldu. Resmen planlamadan bi'yemek düzenledi adıma melekler.
Dışarı çıktık bi'de, önce araf sonra cambaz. Bağıra bağıra şarkı söledik, oynadık, bi'de ben şöyle seslendim:
'ben mezun oldum güzel sanatlardaaaan!! var mı olaaaan ?'
cevap gelmedi...
Babam gitti northwindla beraber. Annem burda. Gelmiş oldu bu bahaneyle. Bugün bi'kaç işim var, hayatı durduramadım, 4- 5 gün sonra bi'kaç işim daha olucak, o zaman işte ne ben durabileceğim, ne de hayat...

Salı, Haziran 20, 2006

-levent küçükken yeventti-

Dedemin adı Rızaydı. Senin de ilk ismin Rıza biliyorum. Çocuğum erkek olursa isminde Rıza mutlaka duyulmalı. Yok yok Fikret de olsun, babamın adı. Ya da şeyy...şuanda aklıma gelmedi. Olursa çocuğum, hele bi de erkek olursa, nası bişey çıkartabileceğimi bilemiyorum meydana. Gül ablamın oğlu Levent gibi bi'şey olursa, delirmemek elde değil. Aman allahım, bugün İstiklal'i inletti bi'ara. Bana hiç duymadığım kelimelerden oluşan cümleler kurdu. İkiye gidiyo. Duymamazlıktan geldim. Çok paylaşımcı bi'çocuk bi'de maşallah. Marketten kocaman bi'sakız paketi almak istedi, hem de tatsız. 'Napıcaksın o kadar sakızı' dediğimde, 'abime de götürücem' dedi. Bi'de markette birden önümüze geçip yoga hareketleri yaptı, ama saniyelik, anlamadık...Aslında ben de yapıyorum öyle, turuncu pantolonumu giyince... bilirsin...

Pazartesi, Haziran 19, 2006

çillii bom ki üç

Bir vosvos'un üzerine kuşlar kakalarını yaparsa, yıkamam...Vosvos'un çilleri sayarım...

güç bende de artıııııık...

Can sınava girdi...
Can İstanbul'a geldi...
Can büyüdü mü?
Yani ben de mi büyüdüm?
Can büyüyünce hepimize bakıcak...daha var yani... di mi?
Bi'de he-man kılıcı vardı oklavadan, her çıkarışında sırtından 'güç bendee artııııııık' diye, gözüme girecek sanırdım:

-ben de she-ra yım evet she-raaaaaaaa güç bende de artıııık!
-...?
-evet she-ra, noldu? şimdi napiyim he-man?
-bu erkek işi
-ya değil... she-ra da var işte oğlum , banane hallah hallah...
-uf tamam beni takip et o zaman , ben naparsam aynısını yaparsın.
-she-raaa güç bende de var artııııık!

........

Can bak herşey sana bağlı. Sen büyümezsen ben de büyüyemem. Hadi göreyim seni...

Perşembe, Haziran 15, 2006

büyümeden önce


merhaba ben neval. yedibuçuk yaşındayım. annem öyle söle diyo.bunu elimle gösteremiyorum.okula yeni başladım. ama okuma ve yazmayı çok güzel öğrendim.aslında yazım kötü gibi. ama kılavyede basınca güzel çıkıyo. sınıfta bi kız var yanımda oturan.çok fazla kalemi var onun. benden çok. bi de arımayalı silgisi var. pembe. benim de var.ve odam öyle kokiyi.çok güzel. bigün kalemimi unutmustum.arkadasım verdi bana kalem. duygu işte hani yanımda oturan.heh sonra burcu geldi, duyguda benden kalemi aldı. burcu geldi diye.birlik oldular. birlik olmak demek birini dışlamak demektir. çok kötü bişey. çocuğum olursa adını birlik koymam.yada doğrusunu öğretirsem belki koyarım. sözlükten bilmediğim şeye bakmayı sevmem. daha şimdiden hemde. 7 yasındayken yani. sözlüğün yanı parmağımdaki kirden pisleniyo bakerken.iz var orda şimdi bakarsak. silgiyle sildim geçmedi. sonra üzüldüm ben kalemi aldılar diye. daha sonrasında napcam ben örtmen gelince yazamam diye diye camdan bakerken sınıftan dışarı, camda bayrak vardı bide. neyse nevaaaal diye bi ses duydum. tenefüsteyiz tabi. daha zil çalmamış, örtmen gelmemiş. bi döndüm arkamı, önlüğüm de yuvarlak olarak açıldı. çok seviyorum öyle olunca. altım gözükmez çünkü içimde tayt var. annem giydiriyodu.neyse bi döndüm arkamı ablam ve arkadası.onlarda birlik olmuşlar. beni ziyaret etmeye gelmişler nokta tamda kalemim yok düşün virgül. bi çocuk var bizim sınıfta. hoca nokta diyo mesela o nokta yapıcağına nokta yazıyodu. oysaki nokta kalemin kağıtta bıraktığı en küçük şeydir. iki tane olunca bi çizgi çekebiliriz. aslında o çizgide noktalardan olusmustur. biz göremiyoruz. işte tam da kalemim yoktu. beni öle görünce kalem verdiler.temiz kalpliyim.temiz kalpli olmak demek virgül ablanın seni duyması demektir.büyüyünce modacı olcam ben. önce doktor olcaktım. üçyasındayken. saçmalamışım. yapamamki .insanın yedi yasında kendini biliyor olması harikulade birseydir.ondan sonralarda, annem geldi bi de. baska bi gün bu bahsettiğim. ben simitle gagozu çok severim . pek alamazdım harçlık azdı. paramın 3tebirini hesaplayamazdım. kantinde alırken arkadaslarım sıraya geçerek. annemle gözgöze geldik. hadi alalım dedi.ki işte ozaman benim ikinci yirmiüçnisanımdı nokta

Salı, Haziran 13, 2006

kornfıleks


Ben mutluluğun resmini çizebilir miyim?
Sen kımıldamadan onbeşdakka falan durursan çizerim, iyi de çizerim. Biraz elim soğumuş olabilir, ne zamandır çizmiyorum ama olsun, ısıtırım. Bedenin uyuşursa söyle ikiüçdakka ara veririz. Ben kalemimi açarım falçatalya,
sen de bacaklarını şöyle bi'uzatırsın, boynunu da sağa sola çevirirsin...
'yoruldun mu?' derim ki ben hep bi'şeyler sorarım. Sen de 'çok değil' dersin. Der misin?
..............................

Kırmızı başlıklı kız olmak yerine bordo başlıklı kız olmaya karar verdim ben. Bir de güne kornfıleksle başlamaya... gün daha başlamadan da ateşböceği görmeye... denize o kadar yakınken, önümüzdeki tekneye atlayıp gitme kararı da almıştım ben, ama size söylemedim. Bundan sonra söylemeye de karar verdim ben. İyi etmiş miyim?
Gel kümeleri tekrar çalışalım senle, severdim o konuyu matematikte. Çünkü çizim yapabiliyordum ders matemetik bile olsa. Yani dediğim gibi ben, hazır çizim yapmak demişken, mutluluğun resmini çizebilir miyim? Sen kımıldamadan onbeşdakka durursan çizerim, iyi de çizerim. Yani zamanı durdurmaya da gerek yok , hem zaten yasakmış, olsun...biz dururuz...kımıldamadan...onbeşdakka...

yebu babuuuuuuuu!

*sinematelevizyondanfatih
























-Arkadaşlar eğleniyo muyuuuuuuuuuuuz?

Pazartesi, Haziran 05, 2006

Neval kişisine çok uzun olmasına rağmen aslında hiç bişey anlatmayan mektup

Sevgili Neval,

Öncelikle bana bu altın blogundan gümüş bir post ayırdığın için liseli insanın hatıra defterine yazı yazması gibin teşekkürü borç bilesim var.
Akabinde de ben Neval'in yazısını okumaya geldim sende kimsin bre ibiş ? Diyen sayın okuyucu için durumu izah ediyorum : Bu gavurun fiçırink dediği olay bi' nevi.Neval'in blogu feat. Cornelius(veya tam tersini de görmek mümkün) şimdi bu işi sıklıkla yapan zenci hiphopçılar yanlarına cenifır lopez'i alıp ortak bi' şarkı söyledi mi izliyosun,sabahlara kadar dans ediyosun,lamborcini arabana atlayıp son ses bu şarkıyı açıp caddede piyasa yapıyosun da biz yapınca mı burun kıvırıyosun ? Farzet ki ben zenci blogırım(ki balık burcuyum ben,burcum gereği zenci hiphopçı özelliği taşıyorum(bakma bididi bididi konuştuklarına duygusal olur zenci hiphopçılar(belkide tek ortak noktamız budur zenci hiphopçılarla,onlarda benim gibi bididi bididi konuşuyolar,düşünüyolar,uçuyolar,kaçıyolar....bididi bididi))) Neval de cenifer lopez blogır.(İzahat kısmı biraz uzun sürmüş olabilir kabul ediyorum) Mektubun devamı ise şöyle cereyan etmekte :
Okulu bırakıp blog işine başladığımda 4 yaşındaydım.(biraz garip bi' yaşantım vardı her zaman)O zamanlar keçecizade blogır efendi'nin çırağıydım ve ilk okuduğum bloglardan biri senin blogundu.O zamanlar için çok orjinal gelen bu blog zamanla beni öyle bi' sıktı...eeee...öhö...şey...blogun diyorum..hakkaten bir masal gibi bir rüya gibi...eee yeter ! Evet artık açık konuşma vakti geldi.Dünyadaki en iyi blog senin ve çekemiyorum seni.O yüzdende bu mektubu yazma kararı aldım diye devam etsem hem gereksizce uzatmış olurum hemde yoktan entrika çemberi katarım bu saf,temiz duygularla örtülü mektuba...
Sonuç olarak (Ne yazdın ki sonuca varıcaz ? Sorusunun tam yeri tam zamanı pattes cipsi misali)
ben senin daha önce yazdıkların gibi mektuplar yazamıyorum.Bi' kediye olan mektubun ,
bi' ailene uzaklardan yazdığın mektubunun yanına yaklaşmak bi' yana ancak onlara bakarak dile gelip ''vay sefil be yazamıyosan yazma arkadaş'' dedirticek dandik mektuplar yazabiliyorum.E-Mail olsa güzel yazardım ama...yine mesela faksı çok güzel çekerim,telgrafın teline kuş gibi konarım,teleferikten düşerim çok güzel bi' de...
Mektubumu bitirirken (evet,ilkokul ruhumu yaşatıyorum içimde) sana,gaia hanıma,içre hanıma ve aklıma gelmeyen daha milyonlarca insana(çevrem geniştir aslında) beni affetmelerini,benden tiksinmemelerini söylemek istiyorum...elimden en fazla bu kadarı geliyor.
Elvada zalim dünya.(neye niyet neye kısmet sen neşeli mektup diye otur yaz intihar mektubu niyetiyle bitir...)
- cornelius(evet sadece o kadar yazdım ne bekliyodun ?(heh işte bu parantezi bekliyodum diyen insanı alnından öperim,çözmüşsün beni diye fısıldarım kulağına)

soruişareti

Pazar, Haziran 04, 2006

alıştırma




Bunlar sunuma hazırlık.Daha doğrusu daha da öncesi. Fotoğraf çekimi. Okulun fotoğraf bölümündeki stüdyoda çekildi. Akif çekti... ben de onu çektim, ödeştik...
Yarın defile var yine, trienal açılışını biz yapıcaz. Bugün 11'den 9'a kadar okuldaydık. Herşey düzenlendi. Eyşan Özhim koreografi için yardım etti. Herşey çok mantıklı. Ben de yaptıklarımdan bi'tanesini giyicem yarın. Şimdilik bu kadar daha ne olsun. Hee bi'de 2 numara kayıt yapamadı provadan dolayı ya da benim yüzümden işte. Geç kaldı.
'ablaaaaaa ağlasam sesimi duyar mısın?'
ufff...

Cumartesi, Haziran 03, 2006

birkibirkiii...

ama ben ben sahiden ben herneysem





İşte Neval...benim adaşım...evlenicek yaa belki gidicem İzmir'e. Şimdi çok fazla şey söyleyemiyorum nedense. 11 sene geçmiş. Sadece 6 ay falan görüştükten ve tanıştıktan sonra. Mucizelere inanır oldum diyorum tekrardan...
Bi'de onun beni anlattığı herkes masal kahramanı olduğumu sanıyormuş. Hiç öyle bi'halim var mı allah aşkına... he?





Bu da nişanlısı, mutluluklar...

---

düşeyazdım ay ayyy...

Cuma, Haziran 02, 2006

mezun evet evet mezun...


O kadar çok şey oldu ki, nasıl anlatsam nerden başlasam...Pazartesi trienalde ufak çapta bi'defile daha olucakmış. Yarın provalar var okulda.
Ben çok yorgunum, sürekli uyuyorum her boşlukta. Fotoğrafları çekmek için Ayça geldi bizle okula. Çok teşekkürler Ayçaaaa duyuyor musun? Biz kendi kendimize uğraşırken iki tane çocuk durdu yanımızda; isterseniz biz yardım edelim hem sizin için iyi olur biz de dosyamıza iş koymuş oluruz...Harika dedik, fotoğraf makinelerini çıkardıklarında yutkunabildim sadece. Bizim okulun fotoğraf bölümündelermiş... 2.sınıfta... Onur'la Serkan'a teşekkürler.

Sonra bana modellik yapan 2 numara tabi. Ne desem boş...Şu duruşa bakar mısınız!!!
Bi'de yetmedi geldi defilede manken oldu benim için arkadaşıyla beraber (emine). Çok tatlılardı. Dans ettiler defilede giysileri sunarken. Sonunda selamlarken ben de dansettim (zıpladım da denebilir)
Babam aradı 'hayat şimdi başlıyor' dedi...
Gaia 'işten çıkıp gelemem' dedi, sürpriz yaptı...
İki numara yani süpermanken sürekli çığlık attı.
Annem 'ah hadi gözümüz aydın' dedi...
Babannem öperim tebrik ederim dedi...
Herkes 'sen şimdi büyüdün mü? e o zaman napıcaksın?' dedi...

Kimisi 'sizde iş imkanları ne?' dedi...
Vapurdaki kadın 'sen o kadar büyük müsün?' dedi...
Hocamız ağladı...
Ben uyumak istedim...
Esin bana mezun insan olduğum için hediye almak istedi ve '58 chevrolet yazılı bi'çanta aldı. Alma dedim aldı...
Semoş 'sen şimdi ödev yapmicaksin di mi artık? oh be!!!' dedi...
Ben kantinde tanımadığım insanlara 'ben mezunummmmm' dedim. Anlam veremediler. Hangi bölüm çıktı ağızlarından sanırım.
Şimdilik iki işin fotoğrafı. Çok merak ederseniz, pazartesi okula bekleriz. 6 'da.Olmadı koyarım diğerlerini de...

4 kere denedim dördünde de eklediğim fotoyu göremedim, nereye kayboluyolarsa, sinirlenmeden yatıyorum, hala uykum var, hala...