Cumartesi, Aralık 31, 2011

2012

Yeni yıl ve bayramlarda artık istesek de çocukken hissettiğimiz şeyleri hissedemeyiz. yani bence...
aile kavramının ne demek olduğunu büyüdükçe daha da iyi anlıyorum. hiçbişeye değişemezmişim gibi.
herkes bi'yerlere dağıldıkça güçsüzleşiyor gibiyim. zor da olsa herkes aynı çatıya girince dünyanın en huzurlu insanı oluyorum sanırım.
Dün, yılbaşı bitti benim için. bugün ayın 1 'i gibi. Çünkü Aliihsan'la tuttuğumuz ve haziranda birlikte yaşamaya başlayacağımız eve davet ettik bizimkileri. kağan abi, gülşahane,can,betül, annem, babam, ban, aliihsan. ne kadar kötü olursa olsun bi'şeyler;devdim karşısında.
öyle hissettim.
babannemi aradık, iskenderunu aradık, almanyayı aradık. daha da büyüdüm.
babannem 92 yaşına girdi. 'barış olsun' dedi ilk yeni yıl dileğini söylemeye başlarken.
betül ablam herkese küçük kapalı kağıtlara yazılmış özlü sözler getirmiş. ben şunu çektim;

Akıllı âşık, ihtiraslı âşıktan daha iyidir Sokrates

herkese iyi yıllar...

Pazartesi, Ekim 10, 2011

ne olmuş?


dövmeler yaptırıp

saçlarımı da kısa kestirmek
bazen böyle alakasız,nedeni olmayan şeyler yapmak
böyle saçma şeylere boş boş bakmak
hayvanlarla böyle fotoğraflar çektirip
böyle de fotoğraflar çekmek istiyorum.
ikilemde kalıp son dakka bi'şey seçmek.
böyle şeylerle uğraşmak.
bazen de hem de aynı zamanda bunlara devam etmek istiyorum.
saçımı tekrar
geri, böyle uzatmak istiyorum.
hemen yadırgamayın! ben eserekliyim.

hadi görüşürüz.

Pazar, Ekim 02, 2011

yıldız

hep birşeyleri kaçırıyo gibiyim. monoton olmaya başladığı anda mı böyle hissediyorum? yoksa yaptılarım ve başıma gelen şeyler gerçekten istediğim şeyler mi düşüncesi mi böyle hissettiriyor? ya da zamanın çabuk geçtiğini bilmek mi hepsine sebep. düşündüğün herşeyi yapmak istiyorum. bekletmekle olmuyor. bodoslama kelimesini seviyorum.
artık depresif sarkılar, depresif filmler, kitaplar, yazılar, haberler izlemek istemiyorum.
ben çocuk kitapları okuyorum. alıp yıldız yapıyorum.

Çarşamba, Eylül 28, 2011

barfix menüden ne alırdınız?


fizik tadavi.
haftanın 6 günü.sağ kol ve sağ bacağının hissedilmesi gerek.
evrene, o koca evrene bu çizimin gönderiyorum ki iyileştirsin aycuşu.
hadi ayça hop bir kiii.hop bir kiii.

Salı, Eylül 27, 2011

maktup falan

ayça'ya mektup yazdım.Gaziantep'e gidecek mektup güzel bi'şey. herkesin bu hayatta en azından 1 tane mektubu olmalı bence.el yazımı severim.
bilgisayarda yazmayı da severim.
güzel bilgisayarları daha çok severim...
bi'de klavyem böyle olsa;

Perşembe, Eylül 22, 2011

analog candır!



kınalı eller ve ayçanın çantası


arkeoloji müzesine gittik.sanki burası istanbul değildi. başka bi'yerdi. kimseyi kaybetmeyeceğim bi'yer.
ben anladım ki; sirkeci ,sirkeciden gülhaneye yürümek, gülhane, fotoğraf makineleri bana hep ayça'yı hatırlatırmış.

Salı, Eylül 13, 2011

bozcaada

















karaburundaki canon AE1 fotoları çıkmamış. bunlarla idare ediyorum. makinemi gerçekten çok seviyorum. hiçbir dijital aramızı bozamaz.

Cuma, Ağustos 26, 2011

kuzum aycuş



nefes almamız şart. rahatça... ben eminim ki ayça kendi kendine nefes almanın yanında, nefeslilere bile geçer !

sergi açıcaz biz. ayça bi'iyileşsin.

Pazartesi, Ağustos 22, 2011

Salı, Temmuz 19, 2011

imkan


böyle bi evim olamaz mı yani?
çok mu zor atam?

1 sene önceki tatil













bu seneki tatilden döndük. ama bu sene. geçen sene böyleydi. şimdi daha başka.
bu fotoğrafları 1 sene sonra çıkarttırdık. geriden geliyorum hep hatırlamak için. haydi bakalım benim canım, ilgisiz kalmış, sessiz, yanlız bloğum. biraz serinle...

Perşembe, Haziran 09, 2011

mavi jeans-istanbul t-shirt yarışması


sevgili okurlarım (sanırım çok çok azsınız ama yine de böyle seslenmek çok hoş ıhmm) ;
beni şu linke tıklayıp, sayfaya kayıt yaptırarak, kayıt yaptırmakla kalmayıp kılçık isimli harikulade istanbul t-shirtümü oylayarak destekleyebilirseniz sevinirim.Hatta hergün oylama yapılabiliyor!!
şimdiden teşekkürler.

Cuma, Haziran 03, 2011

ayçayla spontane görüşmeler

" ihtiyarlığı nasıl olur gençliği kimselere benzemeyen insanların?" demişti Ece Temelkuran ikinci yarısı isimli kitabında...

Çarşamba, Mayıs 25, 2011

anılar anılaaar şimdi gözümde canlandılar


önceden hep küçüklüğümden bahsederdim.komik şeylerden,yaşanan olaylardan.şimdi baktım da hiç bahsetmiyorum.ne yani bitti mi şimdi yaşadıklarım, anlattım mı hepsini? bu kadar mıydı yani zavallı şairin görüp görebileceği?

Salı, Mayıs 24, 2011

Cuma, Mayıs 13, 2011

vosvosları kesinlikle unutmadım...

Yurda döndüm sevgili günlük! (bunu hep bu şekilde söylemek istemiştim,yeeağh)
İş için gittiğim yerlerde çoğu zaman önemli yerler vs adına birşey görmüyorum.Ama gerçekten çok isterdim. Belki bundan sonra değişir. Bloğumu çok düzenli tutup arada da şunları gördüm bunları bildim, bugün de buradaydım gibi şeyler yazayım da isterdim. Bilgisayarımdaki fotoğraf arşivimde tarihlerine varana kadar her fotoğrafı düzenli sakladığım klasörlerim olsun da isterdim. Düzenli bir insan olmadığıma karar verdim bu seyahatte. İçinde bulunduğu durumdan o anda zevk alamayan, sonra da yapmadıklarına pişman olan. Konsantrasyonu çabuk dağılan ve çok uzun bir süredir okuduğunu da anlamayan...
bu arada bu makineyi istiyorum ben.

Pazartesi, Nisan 25, 2011

Perşembe, Nisan 21, 2011

LA

yolculuk etmek güzel sanırdım. zevkli sanırdım. bu sadece 16 yaşıma kadar sürdü. zaten o zamana kadar da çok bi'yere gitmemiştim. heves işte...
13 saat sonra eve döndüğümde, annemin alçıya sarılı koluyla karşılaştım. daha kötüsü de olabilirdi. şükür. uzun uzun anlatacak birşey yok. şebnem ferahta kimmiş ki zaten , artık ben kısa cümleler kuruyorum.

Perşembe, Nisan 14, 2011

Cuma, Nisan 01, 2011

yazı

sadece çizim ya da fotoğraf koyduğumu anladığımdan beri daha da zor oldu buraya yazmaya çalısmak.
özetlesem olanları ipin ucu kaçmış.*'nevalergün' markası banka hesabına yatırılmayı bekleyen bir para kadar yakın
*iş yeri daha da mı zorlaşıyor ya da daha da mı kolaylaşıyor pek anlamış değilim*orhan velinin aşiyandaki mezarlığına gittik,ihsanla. mezarı da kendi gibi garipti ne diyim. *ben bu postu alıp yakında nerelere gidiyim?

Cumartesi, Ocak 22, 2011

seni unutur muyum?


"...Orhan Veli, Yaprak'ın kapanmasının ardından İstanbul'a geri döndü. Aynı yılın Kasım ayında bir haftalığına geldiği Ankara'da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından hafifçe yaralandı. İki gün sonra İstanbul'a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve Kanık'a alkol zehirlenmesine karşı tedavi uygulandı. Aynı akşam sekizde komaya giren şair gece 23:20'de komadan çıkamayarak Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata veda etti
Rahatsızlandığı sırada üstünde bulunan ceketin cebinden bir diş fırçasının sarılı olduğu kağıda yazılmış Aşk Resmi Geçidi isimli şiiri çıktı..." (

Cumartesi, Ocak 15, 2011

ölmemek


birisini,sevdiğim birisini rüyamda ölmüş olarak gördüğümde ölümden ne kadar korktuğumu bir kez daha anlıyorum. birden uyandığımda o kişinin ölmediğini anladığım o kısa anda ise hissettiğim tek şey ona hemen sarılmak ya da dokunmak oluyor. Varlık öncelikle dokunmak ve görmek değil midir? yetmez ki sadece biryerlerde var olduğunu hissetmek.