Çarşamba, Ocak 31, 2007

bir

tangoları çok seviyorum.
'...en nihayet düşüp can verdim, gözündeki yeşil denize...'

bi'gizem var

gizem, amcamın kızı. o çok küçükken, çok komik konuşuyodu. şimdi de öyle. kaç yaşlarındaydı ozaman hatırlamıyorum ama ilkokula bile gitmiyodu hatta daha vardı ilkokula gitmesine. biz ondan gelen güzel cevapları duymak için sorular soruyoduk;
-gizem sen nasıl dünyaya geldin?
-ııııııı, nası? hmmm
-yani nası işte,biliyomusun?
-annemin karnından
-tamam annenin karnından ama, nası? karnından nası geldin?
-huf, annemin karnındaydım işte, ordan geldim basbayaa
-ama nası ahahahaa
-yaaa uffff HATIRLAMIYORUUUUM!

tavada pişen tavşan=tavaşan

bi kadın vardı istiklalde, asıl işi orda donmak ve bi kenarda durmak olmayan. o kadar aramama rağmen, param beş dakika öncesinde cebimde yokken , onu gördükten sonra, onu biz gördükten sonra ve çok gerçek dedikten sonra ve dönüp yanına gitsek mi, hadi gidelim dedikten sonra, elimi cebime atınca ben; sihir yaptım. hooooop, kaybolmamış. o onunmuş. çok utanmış, öbürküler gibi değilmiş, öyle değilmiş, biz görmüşüz. ermiş deme değiliz, gezgin deme değiliz. o kazakta onunmuş. hani mor çizgili, sahibine bi'türlü verilemeyen ve verildiği gün onu ısıtan, ısıtması gereken. çok mu karışık? aslında hiç değil. aslında herşeyin bi'yeri ve zamanı varmış. bi de masallar var. onlara girmiyorum şimdi ama bu da masal gibi. giymediğiniz bi'şey varmı? yardım kampanyası başlattım da.
bence herşey olması için zamanını bekliyo bi köşede. biz ilerledikçe karşılaşıyoruz. şey gibi mesela, birinin birdenbire çıkıp -böööh- demesi gibi.

Cumartesi, Ocak 27, 2007

gemiler

kardeşim esin'e çok da uzaklardan olmayan bir mektup

sevgili kardaşım esin. sabah 8 de gitmemen çok güzeldi. saati farketmeden uyumamız, geceden kurmamamız, bizi uyandıracak çıt sesinin bile olmaması, sabah, çok güzeldi. sen ders çalış, ben seni beklerim, elma yerim, gazete okurum, ekmek kızartırım, güleriz ulan. etkilendiğim bi'şeyi sana da okurum. sen ders çalış, çalış , çalış. çalışmak, çalışmak, çalışmakSA eğer hayatın anlamı, ben sana yardım ederim. iki bilinmeyenli denklemleri önce senden öğrenirim ve işte o zaman sana yardım edebilirim. sonra x'i bi'yerlere koyarız, yakışır. ve sevgili esin, sen giderken yağmur yağsın, sen inadına beyaz ol kar yağmasa da, o montunla. kar yağsın, o zaman sen sihir yap bana. karların önünde bedenini kaybetme numarasını. tıpkı babamın bulutlarla yaptığı gibi. seni seviyorum ve hep özlüyorum. vallahi kız!


sevgiler ben neval

Pazartesi, Ocak 22, 2007

aloğğ çok az kaldı...

seda beni arıyo rüyamda. ingiltereden.'yapamicam neval burda, çok zor, dayanamıyorum sanırım'...'saçmalama seda çok az kaldı, bırakamazsın, sabret...'
o sırada sen arıyosun, hala rüyadayım, meşgule basıyorum seda'ya moral vermem gerek diye. sonra bi'daha aramıyosun. uyanıyorum, tuvalete gidiyorum. evde çay ve ekmek kızartması kokuyo. tuvalete gidip gelene kadar çok üşüyorum. üşümek o kokudan daha kuvvetli. yine yatıyorum. saat dokuz buçuk.uyuyorum. bu sefer ablamlar bi volkswagen kullanıyolar. ben içine binmek yerine kaportasında oturuyorum. hani gülen kısmı... inmem gereken yerde, salıncakta sallanırken bir ki üç dediğimde atlayıp inerim ya ben, heh işte öyle iniyorum. hoooop...
kıçım açıkta mı kalmış?

uyusanki

fonu duvara bantla yapıştır




dön, dön


ama gitme...

köyde insanlar ve hayvanlar imece usulüyle yaşarlar







Çarşamba, Ocak 17, 2007

fiko


babam. top sakalı da var aslında, beyaz, vardı yani. ama kesmiş ozaman. bulut kafalı bence. gökyüzüne bakarken, babam eğer tam önünüzdeyse, bulutlarla bir olur saçları. işte ozaman sihir yapar aslında, saçlarını kaybetme numarası...biz küçükken de parmak kesme numarasını yapardı.
-baba acımıyomu yaa, yapma yapma. bakiyim!
-ah ahhhh.
-hiiiii! anneeeee!

önce


sağa, sonra sola, sonra tekrar sağa.

Salı, Ocak 16, 2007

Pazar, Ocak 14, 2007

merhaba yumurta



biz köye gitmiştik hani...dedem:
-kızlar o yumurtaları getirin hadi! dedi.
tavuk nil'in klibindeki gibi uçarak kalktı kuluçkasından
-meraba tavuk!
biz fotoğraf çektik. nesrin beni çekti,


ben de onu...

Cuma, Ocak 12, 2007

foreksempıl

artık bi'şey hatta bi'şeyler olsun, düzenli. eskiden mesela ödevler daha şeydi, eeee nası desem;
-evet çocuklar herkes yarın için içinde 'zil' kelimesi geçen beş tane cümle kurup geliyo, bi'de okuduğumuzu anladık mı kısmını da yapın o kadar.
gibi...

Perşembe, Ocak 11, 2007

bi'de bu var


dün istiklalde de çalıyordu ve dün üç kişi yine istiklalde öyle harika çalıyorlardı ki bunun dışında. o kadar güçlü ve yüksek çıkıyodu ki müzik, üstümdeki yük kalktı sanki yürürken. çantam vardı, çok ağırdı denebilecek kadar... o yoktu işte yanlarından geçerken.

Salı, Ocak 09, 2007

tüh

haftasonu...süperdi. karamürsele gittik gülşah, nesrin ve ben. babamla annem zaten ordaydılar bayramdan kalma. köye de gittik. vişne ağacı diktim ben babamla. adııııı...ııııı adı daha yok. reçel yapıcaz 2 sene sonra hadi bilemedin 3. tamam buldum adı reçel olsun. fotoğraflarımız var ama daha elime öyle bi'bilgi gelmedi. gelince yüklicem buraya. ahh ya kına yakmayı unuttum. tüh...

Pazartesi, Ocak 08, 2007

...

ÖYLE ŞEYLER OKUYORUM Kİ CÜMLELERİMİ DÜZGÜN VE GÜZEL KURMAMIN HİÇ'Bİ ANLAMI OLMUYOR. BEN SUSSAM DA GÖZLERİM KONUŞSA?

Cuma, Ocak 05, 2007

söylemeyi unuttum


dün spor salonunda, önümdeki ekranda bu klip çıktı ve biz jay jay johanson'la dört dakika yirmi iki saniye koştuk. salonda çalan müzik bu değildi ama olsun. o koştu ben koştum o koştu ben koştum yani bi'bakıma az gittik uz gittik dere tepe düz gittik. klip bitince beni tanımadı. bizimkisi sadece bi'spor aktivitesiydi.

Perşembe, Ocak 04, 2007

eee sonra?

gülben geldi dün. çok özlemişim keratayı, hakikatli kız. annem öyle dedi, dün konuştular telefonda.
annem sabah arayıp, çiçekleri suladınız mı diye de sordu. bunu sorduğunda saat 9 falandı. sesi uykuluydu, derdi yokmuş gibi. bi'insan o saatte arayıp da çiçekleri suladınız mı diye sorar mı? kahvaltı sofrasındaydık. çiçekler hemen yanıbaşımdaydı. bi'hışırtı duydum, herşey durdu. çayımı karıştırdım.
-tamam anne, sulicam, hadi uyu...

istiklal son zamanlarda çok kalabalık. süslenip püslenip o kalabalığa çıkan ve orda gezmekten zevk alan insanları bazen anlamıyorum. evinize gidin, go home!


ve sen, evet tam olarak sen , kro değilsin...