Pazartesi, Ağustos 28, 2006

fındıııııık fındıııık taze fındıııııık! ahahah

Babam o yaz, mahallede top oynamamızın dışında bi'şeyler öğrenip, görmemiz ya da farkına varabilmemiz için, Değirmendere'den aldığı taze fındıkları sahilde çoğu çocuğun yaptığı gibi, satmamızı önerdi. O gece hepsini poşetlere doldurduk. Can, ben kızım diye 'fındık fındııık' diye bağırmamı pek istemedi. Onun sesi daha kalınmış. Babamla yaptığımız anlaşma ise şöyleydi:

fiko:
ben bu fındıkları şu kadara aldım.
işin sonunda siz bana o parayı vericeksiniz. Geri kalanı sizin. Fındıkları şu kadara satın. Pahalı derlerse iyi fındık deyin. Gerçekten de öyle, yoksa kar edemezsiniz.
canlaben:
peki ya tanıdıklar da almak isterse? İndirim yapmazsak ayıp olur?
-İsterseniz tanıdıklara yapabilirsiniz ama kar ettiğiniz sizin payınız ona göre. Beni ilgilendirmez yani indiriminiz.

İLK GÜN:
can: Fındıııık fındıııııık , taze fındıııııık, bilmem kaç parayaaaaa!
ben: versene biraz yiyiyim
can: al, bana da kırsana... fındııııık fındıııııık.
-Kaç para çocuklar?
-şu kadar ( ne kadara satıyoduk hatırlamıyorum)
-OOooo! çok pahalı!
- Aslında değil. Bunlar iyi fındıkmış. Babam pahalıya aldı öbür türlü kar etmiyoruz.
- Şurdaki çocuk şu kadar dedi de almadım. Siz daha pahalı söylüyorsunuz. Ondan alırım o zaman

hemen genel kurul toplantısı yapıyoruz:
can: kar etmiyoruz ama, satalım bence
ben: bence de satalım, hiç satmamamızdan iyidir.
Bİz: Peki tamam , kabul

İKİNCİ GÜN,
arkadaşlara verildi. Para istenmezdi ayıptı. Babam öyle öğretmişti önceden, değiştirmek zordu. Napalım aslında iş başkaydı aşk başkaydı, ama olsundu.

ÜÇÜNCÜ GÜN:
bi'gurupadam: Aaa! bunlar bizim bilimsel fiko'nun çocukları değil mi? Şşt gelin bakalım, babanız nası?
Zavallıbiz: iyiiiiiiiiii...
Yinebi'gurupadam: Fındık mı satıyorsunuz? Verin bakalım güzel mi? Fiko kötü bi'şey almaz...

Para veren yoktu. Hey gidi heeey! kar diyoruz kar, biliyor musunuz kar ne demek? ahah Bi'ayıklayıp yedirmediğimiz kalmıştı. Baktık ki bu böyle olmayacak. Herkes bizi tanıyor, yanımıza bi'arkadasımızı aldık. Fiyatta anlaştık. O bizim yerimize satıcaktı. Bir ya da iki gün çalıştı. Fındıları geri getirdi. Bırakın kar etmeyi, yanımızda çalışan arkadaşımıza ve babama borçlanmıştık.

Babam: naptınız?
biz: geri kalanını satmicaz.
- hepsini bitirdiniz mi? tamam paramı aliyim
-hepsi bu...

Hepsi bu dediğimiz şey; toptan alınan fındık fiyatının çeyreği etmezdi. Burda suç kimdeydi? Burda suç ne sendeydi ne de bizde. Suç iki tane ufaklıkla bilmem kaç kuruş için pazarlığa girebilen, göbekli, kel ve o sıcakta uzun kollu gömlek giyen 'bakın ordaki çocuktan alırım, daha ucuz' diye de tehtit eden o adamdaydı. Suç işle aşkı ayıramayan kalplerdeydi. Beleşçi, heves kıran, insanın içinde bi'şey yapma isteğini ' siz bizim Fiko'nun çocukları değil misiniz, verin bakalım güzel mi?' diyerek anında götürebilen o bi'gurup adamdaydı.
Boşver baba fındıklar gerçekten güzeldi. Kim ne anlardı? Paylaşmak dediğin gibi güzeldi. Bu da bizim borcumuz olsundu...

2 yorum:

gaia dedi ki...

sizin gibi 3-5 iş adamı olsa şu memlekette ne işsizlik kalır ne enflasyon... anlamadılar sizi ben ne diyim:)))

anyone dedi ki...

sizden yönetim kurulu üyesi falan olmaz, batırırsınız koca şirketi bir kaç günde;)