Pazar, Ağustos 27, 2006

düğünlerde göbek atmak

Kına gecesinin ardından tabiki düğün gelir. Bu hep böyledir. Beni en çok düşündüren şey ise takı merasimidir. İki saat sürer. Varisler çoğalır. Allahım dersin bu sırada, ben de mi evlenicem? Kimle evlenicem? Nerde oturucam? Onun akrabalarıydı yok benim akrabalarımdı. Babam bu işe ne derdi? Dediği çıkardı. Son dakikada evlenme derse, çiçeğimi fırlatıp eteklerimi tuta tuta babamla koşar mıydım bi'yerlere saklanmaya? Ağlayacak mıydım? Ağlayacaksam neden evlenecektim? Takılar olmasa ne olurdu? Ya da olsaydı da benim gözüm görmeseydi, olmaz mıydı? Gelinliğim, gelin başım (! evet gelin başı diye bi'şey var) makyajım, çiçeğim, otum, püsürüm nasıl olacaktı? Ya da olacak mıydı? Düğün müydü? Nikah mıydı? Havuz başı olsundu, yok yok olmasındı. Az kişi gelmeliydi, plan yapmak zordu. Ortalarda dolanan çocuklar için bi'bakıcı bulunmalıydı. Onlar için havuzlu top ya da tam tersi top havuzu temin edilmeliydi(yok artık lebranceyms) Ya da çocuklar gelmemeliydi, evlerinde uyumalılardı. Davetiyeye böyle yazmak gerekirdi, bak onu unutmuşuz, hemen ekletelim. (bi de davetiye var oy oy)
Bunlar zor işlerdi, sonra en iyisi evlenmemek diye düşündüm. Ben bunları düşünürken herkes oynuyordu, hatta birbirini ezercesine. Çok korktum. Bi'ara herşey sessiz sedasız olmalı dedim. Ne ayılana gagoz bayılana limondu, ne de sensiz olmazdıı. Bal gibi olurdu.
Bu geceden sonra düğünümle ilgili hiçbişey net değildi. Herşey daha uzaktı. Yakın olan tek şey bir vosvostan çok güzel bir gelin arabası olacağını hissetmemdi.

2 yorum:

Ayca dedi ki...

korkma yavrum ben seni korurum

ferhat can dedi ki...

bir vosvos alıp kendi keyfine göre döşeyeceksin içini bir gün.

çok zor değil bak. pahalı da değil. biraz daha çalışmak lazım ama.