Pazar, Aralık 31, 2006

yeni yıl mı?


bana kendine şu şu şu kitabı al dedi. isminin burda şuanda çok da önemi yok. çok güzel bi'şey daha söyledi ve ben yine bi'şey diyemedim. kendime bi'tane canon AE1 fotoğraf makinesi aldım. aldık. felix, çok teşekkür ederim benimle beşbin kere eminönüne geldiğin için.
-evet bakıyorum, bi dakka, ama...?
-kapağını açmamışsın:)
-tamam, unutmuş olabilirim. ben de diyorum neden gözükmüyo bi'şey. hay allahım
-dimi...

-çekiyim mi seni çekiyimmi du öyle, tramvay geliyo
-tamam hadi
-bi dakka ay bi dakka
-hadi geçiyoooo, geçtii. çektin mi?
-hayırrr tabikide, kilidini açmayı unutmuş olabilirim, ben de diyorum neden basmıyo, hay allahım
-dimi...

2006 ile ilgili bi'şey söylemek değil de derdim...ya aslında, neyse...
eskiden diyorum daha çok heyecanlanırdım, ne değişti acaba?
küçükken bizim apartmanda oturan teyzeler, halalar ve annemin gününe gelen her kadın, çay ya da kahve istediğimde;
-küçükler kahve içmez, çay da içmez, kararırlar!
derdi. en çok da afet hala derdi. değişen kararmamız mıydı? yooo...

bi'gün annemle onlara gitmiştik, sanırım bu sefer afet halanın günüydü. o gün bugündür, benim ne içersin sorusuyla ilgili bi'alıp veremediğim var:
-nevalcimm, ay maşallah nasıl da büyümüş, nasılsın? hoşgeldin.
-hoşbulduk
-sen burda otur televizyonu aç, ben de sana pasta kurabiye getiriyim. tamam mı?
-tamam, ben de çay istiyorum
-aaaaa çocuklar çay içmez, hele kahve hiç içmez, kararırlar.
-hııı neden ki? ne içiyim ozaman? anneeeeeeeeee, ben çay istiyorum.

afet halacım, sana teşekkürü bir borç bilirim. sayende kararmadım. ama çayı her yudumladığımda ya da kahveyi, hayat bilgisindeki gibi bi'çirkin ördeğin çıkıp;
-hi hiiii hiiii afet hala geliyo afet hala geliyo!
demesinden tiksinmiyor değilim.

neyse...ne diyodum? yine unuttum, ben buraya başka bi'şey için gelmiştim?

Hiç yorum yok: