Cumartesi, Nisan 26, 2008

işte o kapı


küçükken karamürselde, hep buralarda oynardım. sağdaki kapının arkasında bana çok şirinim diye sürekli yuvarlak madlen çikolatalardan veren bi abla vardı. ben alışmıştım artık bana:
-ay sen ne şekersin, nazmiye babannenin torunusun di mi sen,sana çikolata veriyi mi?
demesine.
ben de oyun aralarında sıkılıp kapısını çalardım. amaç çikolata istemek ama hemen diyemezdim tabi. ayıptı bana çikolata ver demek hal hatır sormadan.
-meraba!
-merabaaaaaa, sen mi geldiiin. canım benim
-hıhıı, nasılsınız
-iyiyim sen nasılsın, gel bakalım gel
-evet, tamam
-ne oynuyodunuz
-münüübüsçülük
-canım benim surata bak ya ne tatlısın
-bana çuukolata verir misiniz? çok saolun.


sonra giderdim. ertesi gün yine aynı. bi gün evlerine girmiştim. karamürselin zenginlerindendiler. evlerinin içinde salona inen sadece bir tanecik basamak vardı. sanki sahneden iniliyomuş gibi. evin içinde tek basamaklı merdiven...harikaydı benim için, çok beğenmiştim. çikolata yemiştim yine. harika günlerdi yani. dışardan deniz kokusu gelirdi. çocukluğum güzel geçmişti ve ben hala doymamıştım. güzel geçmemiş çocukluklar büyüyünce neye doyarlar acaba?